özet: öndeki haklı
---boş vakti olanlar için benzer bi hikayeyle ilgili anı---
aynısı başıma geldi. ama senin yerinde değil, öndeki eleman yerindeydim.
aynen inatlaşma oldu arkamda oturan 100 kiloluk kadınla. atar yaptı kadın. ben de ters yapmasına kızıp daha beter atar yaptım. bi süre arkadan dizleriyle sırtımı tepeledi taciz olarak. sonra söylene söylene söylene kalkıp gitti, arkalarda boş bi yere oturdu...
gece otoban kenarında arıza yaptı otobüs. elektrik sistemi kitlenmiş. 20 dakka durduk. sonra (karanlık ya) bi patlama sesiyle savaş alanına döndü içersi. hepimiz yerlere savrulduk. dumanlar bastı ortamı. çığlıklar...
otobüse arkadan kamyon girmiş meğer. uyudu heralde kamyon şöförü yolda... zaten sabaha karşıydı. zaten de bi süre çok kötü can çekişip, sanırım sonra sıkıştığı kabinde öldü inleyerek o kamyon şöförü.
arkaya giden kadın yaralandı sanırım. çok emin değilim.
ben de hıyarım gerçekten di mi?
bi de benden dinle;
o otobüse bindiğimde, hayat memat meselesi diyebileceğim bir proje yüzünden yaklaşık 6 gündür (evet hiçbir abartı yok, tamı tamına 6 gün!) uykusuzdum. uykusuzluktan ölmek diye bişey varsa, işte o başıma gelmek üzereydi.
aslında işin bitmesine 1 günlük süre vardı. ama o akşam, geceye doğru bir telefon aldım. telefondaki ses annemdi. hastaneye kaldırıldığını ve sabah ameliyat olması gerektiğini söyledi. acil bi durum işte, ona da doktorlar söylemiş.
tek çocuğum ben. bizimkiler ayrı. üstelik teyzem, dayım, bişeyim de yok.
bir komşu gitmiş refakate o gece için. annemin benden başka kimsesi yok gerçekten...
velhasıl otobüse bindiğimde, 6 gündür uykusuzdum, annem sabah ciddi ve riskli bir ameliyat olmak üzere hastaneye kaldırılmıştı, ve benim tüm gün hastane/ameliyat prosedürlerine koşturabilmek için -en azından- birkaç saat boyunca (mümkün olan en rahat pozisyonda) uyumam gerekiyordu...
böyle şeyler her zaman olmaz. ama bazen oluyor işte.
her biri parmağım kalınlığında, kocaman altın bileziklerini, kolyelerini şıkırdatarak, çene altındaki yağlı gıdıyı tavuk gibi şişirip şişirip bırakarak, üstten üstten, buyruk verircesine konuşan bu arkamdaki kadına çok uyuz olmuştum. (o anda onu böyle görüyordum)
belki de çok iyi biriydi, bilemem... bilemiyoruz...
---boş vakti olanlar için benzer bi hikayeyle ilgili anı---
bildiğim tek şey şu ki; o koltuğun o kadar yatış payı varsa, arkadakinin bir miktar kıyak alan talep etmesi için birazcık kibar ve tatlı dille ricacı olması lazım...
0